• cumhuriyet tarihinin en kara günlerinden biri...
  • başkent ankara'nın göbeğinde iki patlama: 86 can kaybı, 186 yaralı. ama içişleri bakanı'na göre hiçbir güvenlik zafiyeti yok, istifayı düşünen de yok!! vah vahhh güzel ülkem...
  • türkiye'ye dair umudumu kaybettiğim, tarihe kara leke olarak geçmesi gereken gündür.
    devlet terörünün doruk noktası.
    (bkz: hayat kısa, katil uzun)
  • her olayda olduğu gibi, balık hafızalı milletimizin 1 hafta sonra unutacağı en kara gün.
  • katliam günüdür. hesap soranlar gördü, devletin vereceği cevapların çapı belli. sorumlu kadrolar yaptıkları açıklamalarda adeta halkla dalga çekmekte birbirleriyle yarıştılar. kaç tane nitelikli ve görmeyi hasret kaldığımız şekilde işini hakkıyla yapan gazeteci ve muhabir olayı aydınlatmaya çalıştı; katliamın nasıl ‘geliyorum’ dediğini, suruç-diyarbakır-ankara olaylarındaki faillerin bağlantılarını, istihbaratın yapılabilecekken yapmadıklarını bir bir yazdılar. bu saatten sonra daha ne sorulabilir? yani gazeteci yazıyor, istihbaratta tık yok. soruşturmaya ‘geçici’ yayın yasağı getirildi. paranoyaklaştırılan halk bunu tartışırken üstüne eleştiri yasağı geldi. eleştiri yasağı! bunları küçük harflerle yazmak bile zor.

    bense çoğunuz gibi bıktım. sağda solda kimseye bir faydası olmayan lümpence yorumlar yapıp, asıl işe yarayacak durumlarda tembel ve sessiz kalanlardan bıktım. yaşadığı üzüntüyü ‘bir sağa yattım üzüldüm sonra bir de sola yatarak üzüldüm’ diye bir eylemmişçesine anlatanlardan soğudum. acının sürekliliği değil de tazeliği olmasından; tazeliği giden acının üzerine maç yapılmasından, iptal olmayan konserlerden bıktım. şirketlerin en azından sayfasına bir ‘yastayız’ yazısı koymamasından ve benim ısrarla herkesten her koşulda bir duyarlılık kırıntısı görmek isteyen bünyemden bıktım.

    "acı insanları birleştirir, biz acıda bile birleşemedik", bravo ne büyük tespit! "cahillerin ülkesi burası", e biliyoruz! peki sen bununla ilgili söylenmekten ve bariz olan şeyleri tekrar ederek kendini tespit yapmış gibi hissetmekten başka ne yapacaksın? bu yaşanan, senin de yaşadığın acı, acımız, sana ne öğretti? 10 ekim 2015’ten öncesiyle şimdiki farkın ne senin? ve biliyorsun bu yalnızca ankara katliamı’ndan ibaret değil, onun şimdi acısı ‘taze’ ya, o yüzden onun üzerinden konuşuyoruz. biri size şu soruları direkt yüzünüze sorsa, ‘sen ne yapıyorsun peki?’ dersiniz sinirle. o kadar da kapalıyız eleştiriye. ki bu sorudan gerçekten alınıyorsan, ben sana inanıyorum. yapmadığından utanmak yapabileceğin ve kötülüğe meydan bırakmayacak kadar sağduyulu olduğun anlamına geliyor. düşüncelerimizi, koşullarımızı, hedeflerimizi başkalarıyla kıyaslayarak değil, kendimizle hesaplaşarak yapmaya başlasak iç huzura da kavuşacağız.
hesabın var mı? giriş yap